Asu Kaya’dan Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş’a: ‘’Kadını Korumak Yüzde Bir Önceliğiniz Mi Sayın Bakan?’’

12.11.2025

Cumhuriyet Halk Partisi Kadın Kolları Genel Başkanı ve Osmaniye Milletvekili Asu Kaya, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın 2026 bütçesini TBMM’de sert şekilde eleştirdi. Kaya, “Bakanlık 2026 yılı için 531 milyar 905 milyon TL bütçe teklif etmiş. Ama bu devasa rakamın içinde kadın yok, toplumsal cinsiyet eşitliği yok, adalet yok! ‘Kadının Güçlenmesi’ programına ayrılan pay ise yalnızca 6 milyar 737 milyon TL, yani toplam bütçenin sadece %1,2’si kadınlara ayrılmış. Kadını korumak yüzde bir önceliğiniz mi Sayın Bakan?” dedi.

CHP Kadın Kolları Genel Başkanı ve Osmaniye Milletvekili Asu Kaya’nın TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda yaptığı konuşma şöyle:

"Bugün burada konuştuğumuz şey kuru bir bütçe cetveli değil; kadınların yaşam hakkı, çocukların geleceği, yaşlıların onuru, engellilerin eşitliği, yani bu ülkenin vicdanıdır. Ve bu bütçeye baktığımızda görüyoruz ki, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı bir kez daha kadınları, çocukları, yoksulları yalnız bırakmıştır. 2026 yılı bütçesi, sosyal devletin değil, sosyal çöküşün belgesidir.

Bakanlık 2026 yılı için 531 milyar 905 milyon TL bütçe teklifinde bulunmuş. Ama bu büyük rakamın içinde kadın yok, toplumsal cinsiyet eşitliği yok, adalet yok! Bakın; “Kadının Güçlenmesi” programına ayrılan pay sadece 6 milyar 737 milyon TL. Yani toplam bütçenin sadece %1,2’si kadınlara ayrılmış! Kadını korumak yüzde bir önceliğiniz mi Sayın Bakan? Kadınların yaşam hakkı, emeği, özgürlüğü yine arka plana itilmiş. Bakanlığın adından ‘Kadını’ çıkardığınız gibi yine bütçeden de çıkarmışsınız! Üstelik 2025’in ilk altı ayında, bu bütçenin sadece 1 milyar 894 milyon lirası kullanılmış. Yılın yarısı bitmiş, ama kadınlar için ayrılan bütçenin %60’ından fazlası hala yerinde duruyor. Çünkü kadın politikası üretilmiyor, çünkü eşitlik bir öncelik değil. Kağıt üzerinde “kadın dostu bütçe”, gerçekte ise kadınsız bir yönetim anlayışı!

Bakan Hanımın açıklamalarına göre, 83 bine yakın çocuğa kreş ve gündüz bakımevi hizmeti verilmiş. Oysa Türkiye’de kreş çağında 9 milyondan fazla çocuk var! Yani her 100 çocuktan yalnızca biri bu hizmetten yararlanabiliyor. Ve Bakan Göktaş, daha çok kreş açmak yerine, “komşu annelere çocuk teslim etme” gibi akıl dışı bir öneriyle övünüyor. Ve bu AKP iktidarı Cumhuriyet Halk Partili Belediyelerin kreş açmasını engellemeye çalışıyor. Bu politika filan değil, çaresizlik hâlidir.

Kadınların omzundan bakım yükünü almayan, kamusal sorumluluğunu yerine getiremeyen iktidar, kadını güçlendirmiyor kadını yalnız bırakıyor. Bütçede kadın yok, icraatta kadın yok, vizyonda kadın yok. Ama “aileyi güçlendiriyoruz” diyorsunuz. Hayır! Siz aileyi değil, eşitsizliği güçlendiriyorsunuz. Peki “Yoksullukla Mücadele ve Sosyal Yardımlaşma” kalemi?

2026 bütçesinde “Yoksullukla Mücadele ve Sosyal Yardımlaşma” kalemine 284 milyar TL ayrılmış. Ama 2027 bütçe tahminine baktığımızda, bu kalem bir anda 644 milyar TL’ye fırlıyor!

Bu olağanüstü artışın nedeni nedir Sayın Bakan? Bu, seçim bütçesi midir? Önce halkı yoksullaştırıp sonra kendi yarattığınız yoksulluğun finansmanını mı sağlayacaksınız? Bu artış, sosyal devletin güçlenmesi filan değil, basbayağı iktidarın seçim yatırımıdır. Çünkü biliyoruz: Siz refahı değil, yoksulluğu yönetiyorsunuz. Sosyal yardımlar hak değil, lütuf gözüyle dağıtılıyor. Kadınlar sizin yoksulluk düzeniniz yüzünden yardım kuyruklarında bekliyor. İşte bu yüzden bu bütçe, bir refah bütçesi değil; bir seçim bütçesidir.

2025’i “Aile Yılı” ilan ettiniz. Ama hangi aile? Kadının şiddet gördüğü, emeğinin karşılığını alamadığı, yoksullukla boğuştuğu aile mi? Kadını koruyamadığınız gibi, kadınları adaletsiz güvensiz bir yaşama hapsettiniz. Bugün Türkiye’de kadınlar yoksulluğu da geçti, artık yokluk sınırında yaşıyor.

Kadın işsizliği erkeklerden iki kat fazla. Kadın emeği ucuz, kadın bedeni güvencesiz, kadın hayatı değersiz hale getirilmiş durumda. Ve siz hala “aileyi koruyoruz” diyorsunuz. Hayır, siz kadınları yapayalnız bıraktınız!"

Değerli arkadaşlar, bu ülkede her gün bir kadın daha eksiliyoruz:

Geçtiğimiz yıl tarihin en yüksek kadın cinayetlerini yaşadığımız yıl oldu. Bu yılda durum çok farklı değil maalesef. Sadece ekim ayında 27 kadın cinayeti işlendi. 2025’in ilk 10 ayında 317 kadın katledildi. Bunların 241’i kadın cinayeti, 76’sı şüpheli ölüm. Her gün kadınlar öldürülüyor; her gün bir evden bir çığlık yükseliyor.

Rojin Kabaiş, Emine Bulut, Özgecan Aslan, Ayşenur Halil, İkbal Uzuner, Ceren Özdemir, Ayşe Tokyaz, Başak Cengiz, Şule Çet, Pınar Gültekin, Meclisteki çalışma arkadaşımız Saliha Akkaş ve daha niceleri… Bu isimleri burada anmak boynumuzun borcudur! Çünkü onlar istatistik değil, onlar bu ülkenin utanç hanesinde yazılı canlardır!

Peki bu acı tablo ortadayken, siz ‘’Kadına şiddete karşı sıfır tolerans’’ demek dışında bir şey yaptınız mı Sayın Bakan? Kadınlar evlerinde, iş yerlerinde, sokak ortasında öldürülüyor; ama iktidar hâlâ “aileyi güçlendiriyoruz” diyor. Hayır! Siz aileyi değil, eril şiddeti güçlendiriyorsunuz.

6284 sayılı yasa, kadını şiddetten korumak için var ama uygulama yalnızca kâğıt üzerinde kalıyor. Kadınlar çantalarında koruma kararlarıyla katlediliyor. Mahkemeler uzaklaştırma kararıyla yetiniyor, elektronik kelepçe gibi etkili önlemler kullanılmıyor. Aile Bakanlığı süreci takip etmiyor, denetim mekanizmaları işlemiyor. Bu yüzden her ihlal, her cinayet, denetimsizliğin ve umursamazlığın bir sonucudur.

Tek adam kararıyla İstanbul Sözleşmesi’ni siz feshedeli 4 buçuk yıl oldu. O günden bu yana kadın cinayetleri azalmadı, arttı. Devletin görevi kadını korumak iken, siz korumasız bıraktınız. Bütçenizde de, politikanızda da kadın yok! Bir gecede imza çektiniz, işte kadınların ömrü o gece kısaldı. Ama bilin ki o kararı alanların elinde, bu kadınların kanı vardır.

Sayın Bakan, 2024 bütçesinde 174 sığınak hedefi koymuştunuz. Kadınların yaşam hakkını korumakla sorumlu olan Bakanlığınız, 2026 bütçe teklifinde bu hedefi 151’e düşürdü. Yani kâğıt üstünde bile 23 sığınak eksildi. Yani şiddet artarken, devletin koruma kapasitesi geriye gidiyor.

2024 yılı için hedef 164, 2025 için 169, 2026 için 174 olarak planlanmışken; şimdi aynı yıllar için hedeflerin 150, 151, 152’ye düştüğünü görüyoruz. İşte bu, şiddete uğrayan kadınlara “yer yok” denilmesinin sebebidir. Bu, şiddeti önlemek yerine yönetmeye, yönetmek yerine görmezden gelmeye çalışan anlayışınızın resmidir. Kadın cinayetleri, ev içi şiddet vakaları ve tehditler giderek artarken; sığınak sayısını azaltmak nasıl bir politika aklıdır? Bir kez daha açıkça söylüyorum: Kadınlar ölürken sığınak sayısını azaltmak, bütçe tercihi değil, hayatlara kast eden bir siyasi tercihtir.

ŞÖNİM’ler, kağıt üzerinde “kadını koruma merkezleri” olarak sunuluyor, ama gerçekte kadınlara yeterli hukuki, ekonomik, psikolojik, sosyal, eğitim ve istihdam desteği verilmediği açık. Kadını yalnızca şiddetten değil, yoksulluktan, güvencesizlikten ve çaresizlikten de korumak gerekir. Koruma sadece duvarlarla olmaz; kadının yaşamını yeniden inşa etme gücüyle olur.

Bu yoksulluk düzeninizde kadınlar çocuk yapmak istemiyor. Evlilik teşviği için verdiğiniz üç kuruş kredi ise bırakın hayat kurmayı, beyaz eşya almaya bile yetmiyor. Gençlerin ağzına bir parmak bal çalıp onları belirsizliğin içine itiyorsunuz. Peki soruyorum size Sayın Bakan: Kadınların çalışmadığı, gençlerin hayalinin bile kalmadığı bir ülkede kim çocuk sahibi olmak ister?

Çocuklar, engelliler, yaşlılar… Bu bütçede onlar da unutuldu Çocukların korunması programına 2025’te 41 milyar TL, 2026’da 54 milyar TL ayrılmış. Ama TÜİK verilerine göre çocuk yoksulluğu hala %32’nin üzerinde! Her üç çocuktan biri yoksul. Çocuklar oyun oynamak yerine çalışmak zorunda kalıyor ve denetimsizliğiniz yüzünden atölyelerde, fabrikalarda can veriyor. Engellilerin topluma katılımı için ayrılan ödenek 99 milyardan 128 milyar TL’ye çıkmış. Ama engelli yurttaş hâlâ istihdam dışı, hâlâ erişim sorunu yaşıyor. Yaşlılar ise aktif yaşam değil, yalnızlık ve yoksulluk içinde ömrünü tamamlıyor.

Kadın cinayetleri politiktir. Çünkü bu ülkenin kadını devlet koruması altında değil, devletin ihmali altında ölüyor! Bu tabloya rağmen hala utanmadan “Aile yılı” diyorsunuz. Kadınları koruyamayan bir devlet, aileyi koruyamaz; kadını güçlendirmeyen bir bakanlık, toplumu, aileyi güçlendiremez!

Çağrımız Açık! Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak bu bütçeyi reddediyoruz. Çünkü bu bütçe; adaletsizdir, kadını yok saymaktadır. Kadın cinayetlerinin durdurulmadığı, şiddet mağdurlarına yeterli kaynak ayrılmayan, kadının emeğine ve toplumsal cinsiyet eşitliğine yatırım yapılmayan her bütçe, eksik ve kusurludur!

Biz kadınlar, bu ülkenin geleceği için mücadele edenler, şunu söylüyoruz: Bu bütçeye “evet” demek, bu düzeni onaylamaktır.

Reddediyoruz! Biz, bu ülkenin emeğiyle, alın teriyle, aklıyla var olan kadınları; gelecek arayan gençleri; yoksulluğa mahkum edilen halkı temsilen buradayız. Biz,halkı AKP iktidarının karanlığına teslim etmeyeceğiz.


Benzer Haberler